Gürcistan'ın Mtskheta Belediyesi'nin tarih ve kültürüyle iç içe geçmiş olan Mamkoda Manastırı, Mamkoda Dağı'nın zirvesinde yer alarak zamanın arka planında dayanıklılık ve inancın bir sembolü olarak durmaktadır. Bu ilginç anıt, Gürcistan'ın zengin mimari geleneğinin bir kanıtı olarak, hareketli Tiflis şehrine kısa bir sürüş mesafesinde bulunmaktadır.
Mamkoda Manastırı'nın mimarisi, Meryem Ana'ya adanmış bir haç kubbeli kilise, Aziz George'un salon tipi kilisesi ve bir çan kulesinden oluşmaktadır. Manastır çevresinde çeşitli ek binaların kalıntıları ve bir savunma duvarı dağınık halde bulunmaktadır; bunlar geçmişin yankılarını taşımaktadır. Kiliseler ve manastır kompleksi 9. yüzyıla kadar uzanmakta olup, 19. yüzyılda bir kadın manastırı eklenmiştir.
Bu dönemde, Rus rahibeler küçük bir okul ve hastane kurarak, bu alanın ruhsal ve sosyal bir merkez olma rolünü pekiştirmiştir. Manastır arazisinde korunmuş bir tıbbi depo bulunmaktadır; bu, sitenin tarih boyunca çok işlevli kullanımına dair kalıcı bir kanıttır.
Manastırın kalıcı mirası, 1924'te komünist rejimin Aziz George Kilisesi'ni havaya uçurmasıyla sarsılmıştır; bu olay, Mamkoda'daki manastır yaşamının uzun yıllar sona erdiğini işaret etmektedir. 2006 yılına kadar restorasyon çalışmaları, Meryem Ana Kilisesi'ni yeniden hayata döndürerek, rahiplerin duvarları içinde hizmetlerine devam etmelerine olanak tanımıştır.
Mamkoda Manastırı'nın tarihine dokunan zengin bir efsane, saygıdeğer Kral David Agmashenebeli, ya da David İnşaatçı ile ilişkilidir. Kralın, savaşlarından önce dua etmek için bu manastırı ziyaret ettiği söylenmektedir. İstilaların yarattığı yıkımı gören kralın, "İnsanların acısı kalbimi kırdı." dediği rivayet edilmektedir. Onun bu yerle olan bağlantısı, Mamkoda Manastırı'nın kültürel önemini derinleştirmektedir.
Mamkoda Manastırı, Mamkoda köyünün 5 kilometre kuzeydoğusunda, Tskhvarichamia topluluğunda, Gldani-Tianeti yolu yakınında yer almaktadır. Kompleks, Meryem Ana ve Aziz George'un kiliseleri, bir çan kulesi, bilinmeyen amaçlara sahip yapı kalıntıları ve bir çevre duvarı içermektedir.
Bugün, manastır dayanıklılığın bir sembolü ve Gürcistan'ın kültürel tarihinin bir deposu olarak durmaktadır. Tarih meraklıları, mimari hayranları ve Gürcistan'ın geçmişine dair efsanelerle ilgilenen herkes için bir cazibe merkezi olarak hizmet vermektedir.