Hayal edin, Gürcistan'ın Imereti Bölgesi'nin kalbinde, deniz seviyesinden 130-200 metre yükseklikte, bir kayalığın üzerinde duruyorsunuz ve büyüleyici Tskaltsitela nehrine hayranlıkla bakıyorsunuz; nehir, canlı kırmızı tonlarında parlıyor. Bu doğanın büyüsü mü? Yoksa eski bir savaşın fısıldamaları mı?
Bilim insanları, aletleri ve grafikleriyle, "Ah, bu, sel sırasında suyu kırmızıya boyayan demir pası içeren kil!" diyebilir. Ama gözlerinizi kapatın ve yerel halkın size bir hikaye anlatmasına izin verin. Onlar, Gürcü savaşçılarının özgürlük için savaştığı, Khresili'nin şiddetli Savaşı'ndan bahsediyorlar. Nehrin, cesaretleriyle kırmızı aktığı, savaşanların kanını yansıttığı söyleniyor.
Cesaret hikayelerinin ötesinde, bu kanyon doğanın harikalarının canlı bir dokumasıdır. Alabalıktan Danube bleak'e kadar, nehir çeşitli balıklarla dans ediyor, kıyılar ise yaramaz su samurları, nutria ve hatta kaçak çakallar için bir ev sahipliği yapıyor. Kışın, sular büyük bir sahneye dönüşüyor; ördekler ve kazlar kendi balelerini sergiliyor.
Tskaltsitela vadisini çevreleyen Kolhis ormanı, sonbaharın başında renk cümbüşüne dönüşerek dağları sanatsal tonlarla boyuyor. Ancak burada doğa tek sanatçı değil. Bölge, akik, chalcedony gibi değerli taşlarla zengin doğal ocaklar barındırıyor ve M.Ö. 2. binyıla kadar uzanan eski madencilik uygulamalarının hikayelerini yankılıyor.
Sadece hikayeler için gelmeyin, yaşamın canlı dokusunu görmek için gelin. Euxine-Colchic yaprak döken ormanları, Imeretian fındığı, rockrose ve rahatlatıcı limon melisası gibi nadir bitkilerin hazine sandığıdır. Bu bitkilerin birçoğu Gürcistan'a özgüdür ve Tskaltsitela kanyonunun kalsiyumlu ekotoplarında gelişir.
Tarih, jeoloji ve kültür iplikleriyle dokunmuş olan Tskaltsitela Kanyonu, sadece doğal bir anıt değil; deneyimlenmeyi bekleyen hikayelerin senfonisidir!